Saloni’nin endüstriyel üretim gücünü, tasarıma sınır koymayan, yaratıcı bir düşünce moddosuyla birleştirerek; aynı zamanda genç girişimciliğin ilham verici bir örneğini yansıtmak amacıyla GUMA’yı kurduk.
GUMA, rengârenk kültürlerin, hikâyelerin ve sürprizlerin iç içe geçtiği bir evren. Her biri özel tasarım ve üst kalite olan ürünler,
bazen New York’un graffitilerinden, bazen Selçuklu’nun hat sanatından ilham alıyor. Kimi zaman beş yaşında bir çocuğun boya kalemiyle yarattığı
küçük bir çizim, GUMA atölyesinde sanat eserine dönüşüyor. Bazen de Ayasofya’nın görkemli motifleriyle süslü, zamanın ötesine dokunan
bir mobilya olarak karşımıza çıkıveriyor.
Bu marka, sadece “Maksimalist” sözcüğünün sınırlarına sığmıyor; GUMA, sanatsal, sürdürülebilir ve hatta minimal tasarım anlayışının harmanlandığı bir deneyim sunuyor. Her ürünün ardında, farklı kültürlerin, coğrafyaların ve sanat akımlarının cesur bir kolajı var. Bu kolaj sadece tasarımla kalmıyor; GUMA, düzenlediği sıra dışı organizasyonlarla da sanatın ve şık yaşamın peşindeki insanları bir araya getiriyor.
Onlar için “zamansız”lık, koleksiyonlarda sadece modanın ötesine geçmek değil; tasarımların her detayı, geleceğe de ilham verebilecek bir hikâye saklıyor. Sınır tanımayan bu dünya, sürdürülebilirliği de ihmal etmiyor; birçok ürün, artan ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılarak hazırlanıyor. Çünkü GUMA, tasarımın aynı zamanda geleceğe duyulan saygıyı gerektirdiğine inanıyor.
İşte bu yüzden GUMA, hiçbir kalıba sığmayan, cesur, uçarı, özgün ve renkli bir vizyonu yansıtıyor. Beyaz yaka dünyasından doğan bu aykırı yolculuğu, her gün yeni bir hikâyeyle büyümeye devam ediyor. Sınırları boyayan, hikâyeleri renklendiren, ilhamı ufkun ötesinde arayan herkese kapılarını sonuna kadar açıyor. Çünkü GUMA’da tasarımın bir kuralı yok; burada her şey mümkün!